Üst Banner
Kestane ağacının çubuğundan örülen, kendisine özgü özelliği ile gayet pratik, kullanışlı basit bir el taşıma aracı olan Karamürsel sepetinin özelliği, ağaçtan toplanan yaş meyveyi zedelemeden kabına ulaştırmasıdır. Üne kavuşması ise, Osmanlı padişahlarından Abdülaziz'in gezi için Hereke'deki av köşküne gelmesiyle olur. Padişah'ın Hereke'ye geleceğini duyan Karamürsel eşrafı, âdet olduğu üzere bir hediye götürüp sunmaya karar verirler. Mevsimin yaz olması sebebiyle hediye olarak kirazı seçerler. Padişahın huzuruna çıkacak olan kasaba temsilcileri, itina ile toplanan kirazları bir sepete doldurarak sandalla Hereke'ye geçerler. Padişahın huzuruna kabul edilirler ve hediye sepetini sunarlar. Oldukça değişik ve sade hediyeyi gören Abdülaziz, biraz şaşırarak birazda küçümseyerek hediye sepetini şöyle bir süzer. İçinde ne olduğunu merak etmekten kendini alamaz. Derhal gümüş bir tepsi getirilir, sepetin içindeki kirazlar tepsiye boşaltılır. Sepetin içindeki kirazlar tepsiye sığmayıp taşınca, Abdülaziz hayretle şöyle mırıldanır " Sepeti ufak tefek gördük amma, içindekini tepsiye sığdıramadık!". Abdülaziz'in bu sözü daha sonraları halk arasında, bir nevi deyim olur çıkar.
Size daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz. Sitemizi kullandığınız sürece Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.